بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

ٱلَّذِينَ طَغَوۡاْ فِي ٱلۡبِلَٰدِ ١١

Ki bunlar, memleketlerde azgınlık etmişlerdi.

– İbni Kesir

فَأَكۡثَرُواْ فِيهَا ٱلۡفَسَادَ ١٢

Ve fesadı çoğaltmışlardı.

– İbni Kesir

فَصَبَّ عَلَيۡهِمۡ رَبُّكَ سَوۡطَ عَذَابٍ ١٣

Bu sebeple Rabbın onları, azab kırbacından geçirdi.

– İbni Kesir

إِنَّ رَبَّكَ لَبِٱلۡمِرۡصَادِ ١٤

Doğrusu Rabbın hep gözetlemekteydi.

– İbni Kesir

فَأَمَّا ٱلۡإِنسَٰنُ إِذَا مَا ٱبۡتَلَىٰهُ رَبُّهُۥ فَأَكۡرَمَهُۥ وَنَعَّمَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّيٓ أَكۡرَمَنِ ١٥

Ama insan; Rabbı kendisini deneyip kerem eder ve nimet verirse: Rabbım beni şerefli kıldı, der.

– İbni Kesir

وَأَمَّآ إِذَا مَا ٱبۡتَلَىٰهُ فَقَدَرَ عَلَيۡهِ رِزۡقَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّيٓ أَهَٰنَنِ ١٦

Ama onu denemek üzere rızkını daraltırsa: Rabbım beni fakir düşürdü, der.

– İbni Kesir

كـَلَّاۖ بَل لَّا تُكۡرِمُونَ ٱلۡيَتِيمَ ١٧

Hayır; doğrusu siz, yetime ikram etmezsiniz.

– İbni Kesir

وَلَا تَحَٰٓضُّونَ عَلَىٰ طَعَامِ ٱلۡمِسۡكِينِ ١٨

Yoksulu yedirmek için birbirinizi teşvik etmezsiniz.

– İbni Kesir

وَتَأۡكُلُونَ ٱلتُّرَاثَ أَكۡلٗا لَّمّٗا ١٩

Mirası hak gözetmeden yersiniz.

– İbni Kesir

وَتُحِبُّونَ ٱلۡمَالَ حُبّٗا جَمّٗا ٢٠

Malı da pek çok seversiniz.

– İbni Kesir

كـَلَّآۖ إِذَا دُكَّتِ ٱلۡأَرۡضُ دَكّٗا دَكّٗا ٢١

Ama yer; parça parça dağıtıldığında.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu